Klasik Çağda Çerkesler

Çerkesler hakkında ilk yazılı belgeler MÖ 5.
yy’a kadar gitmektedir. Herodot'un eserinde sözünü ettiği "Suchailer",
yani "Zugiler" Çerkeslerin ataları olarak kabul edilirler. Yunanlar

kendilerinden başka her ulusu "barbar'’ olarak kabullendikleri gibi,
söylenen kelimeleri de doğru olarak duyup yazabilmeleri olanaksızdı. Bu
durumda kendilerine göre değiştirerek yazıyorlardı. "Zugi" sözcüğünün
doğrusu "Tz'ıchu" yani Kaberdey Adigece’sinde "insan" anlamına gelmektedir.

Herodot'un siz neysiniz sorusuna, büyük bir olasılıkla, "Biz insanız"
şeklinde cevap vermişlerdir.

Herodot'tan sonra Korintli Skylaks,MÖ II. yy’da "Cerket" adını
kullanırken, Strabo MS I. yy’da "Cercetae" adımı kullanıyordu. Bu tanım içine de hemen hemen Kuzey Batı Kafkasya'da yaşayan halkları
almaktadır. Bu devirde Sind Meotler içlerine gelen diğer etnik grupları
daha üstün olan kültür ve sosyal düzeyleri nedeniyle kolayca asimile
edebiliyorlardı.

Sind Meotlar da Bosfor Krallığı ile birlikte Pontus'un muhasarasına
uğrarlar ve Romalılar tarafından istila edilirler. Şurası tarihi bir
gerçek ki, Azak denizinin klasik adı olan "Meotis", adını Meotlardan
almaktadır.

Çerkeslerin Güney komşuları olan Gürcülerin Kroniklerinde, Kuzey komşuları olarak "Kavkazi'’lerden söz etmektedir. Halbuki aynı devirde Çerkesler kendilerine "Dzixi" adını vermektedirler. Kabileler topluluğu olan Alan İmparatorluğu’nun, Hunların istilasıyla yıkılınca, aynı akıbete Sind Meot devleti de Bosfor Devleti ile birlikte uğramış ve Orta Asya'dan gelen
barbar Hunlar tarafından MS V. yy’da yıkılmışlardır. Hunların barbarlığından ve vahşetinden kaçarak Kuban nehrinin güneyinde yaşayan akrabalarına sığınabilenler bugünkü Çerkeslerin ataları olarak günümüze kadar gelmişlerdir.

Yabancılar bu halka "Çerkes' terimini, daha önce yazdığımız Yunanca
sözcüklerden üreterek kullanıyorlarsa da MS V. yy’dan itibaren
kendilerine "Adige'’ demişlerdir. Bu tanım, zamanımıza kadar gelmiştir. Bu
yüzyıldan itibaren de tek dil, tek ulus olan Adige milleti gelişmeye
başlamıştır.

Araplar ve Orta Doğu halkları Kafkas dağlarını dünyanın Kuzey sınırı
olarak kabul ediyorlardı. Arap seyyahları onlardan "Kerkes' diye söz
ederken, Çerkeslerle iyi ticari ilişkilerde bulunan Cenevizliler
"Kırkasi’' tanımını kullanmışlardır. Gerek bu tür sözcükler, gerekse
inançları incelendiğinde, Çerkeslerin eski dünyanın tanıdığı ve bildiği en
en eski klasik çağ halklarından biri olduğu ortaya çıkmaktadır. Kıyı
boyunda yaşayan Çerkesler XIX. yy’a kadar ateş ve ocak tanrısı olarak
Achın'ı kabul ederek (tıpkı klasik çağdaki Pan gibi) ona ve Sosrese'e
tapınmışlardır. Çerkesler, tanrı Sosres'in denizden doğduğuna, tekrar
denize döndüğünü ve denizden çıkarak geri geleceğine inanmaktaydılar.

 


 
 

 
Bugün 7 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol